Bilançolarda Kayıtlı İktisadi Kıymetlerin Değerlerin Güncellenmesi Sorunu 530 Sayılı Tebliği ile Aşılıyor
- Aralık 23, 2021
- Yayınlayan: admin
- Kategori: Mali Mevzuat Değişiklikleri
Gerek USD/TL endeksinin ve gerekse enflasyonun oluşturduğu değer erozyonunun önüne geçerek, bilançolarda Duran Değerler kısmında yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değerleri yerine, güncel değerleriyle revizyonu gereği; uzun süredir çözülemeyen bir finansal sorunumuzdur.
Dünya Gazetesinde yayınlanan 29.01.2016 tarihli makalemizde “Finansal kaynaklara erişimde KOBİ’lerin elini zayıflatan bir unsur: Enflasyon düzeltmesinin kullanılamaması” konusunu ele almıştık.
Firmaların kredi taleplerinin değerlendirilmesinin temelini, kredi talep eden firmanın mali tablolarının finansal analizinin oluşturduğunu, finansal analiz çalışmasının sağlıklı olabilmesinin ilk koşulunun ise, firmaların finansal tablolarının firmaların finansal gerçeklerini açık bir şekilde yansıtması gerektiğini belirtmiştik .
En son 2004 yılında uygulanan ‘Enflasyon Düzeltmesi’.
- Uygulamasının yasal şartları gerçekleşmediğinden uygulamada çözüm sağlayamadığını,
- Bilançoların aktif tarafındaki duran varlık hesaplarının ve dolayısıyla bunun karşılığı olarak işletmelerin öz kaynaklarının güncel gerçeklikten uzak olması sonucunu doğurduğunu,
- Bu durumun da Kredi veren kuruluşların yaptığı mali ve finansal analiz çalışmalarında, görülen & gerçek arasındaki farkı kapatmakta zorlanıldığını,
Ve krediye erişimin kalitesini kısıtlayan bir sonuç doğurduğunu belirtmiştik. Yine aynı makalede;
- Firmaların faaliyet gösterdikleri sektörlere göre farklılaşmakla beraber, işletmelerin bilançolarının önemli bir kısmının “Duran Varlıklar/Maddi Duran Değerler” kaleminden oluştuğu ve bu kalemin aktif tarafta Sermaye / Özkaynaklar ile ilişkilenmesi nedeniyle de kredi taleplerinin değerlendirilmesinde çok önemli hale geldiği,
- Bilançoların “Duran Değerler” kısmındaki varlıkların güncel değerleri ile muhasebeleştirilmelerinin öneminin ve ihtiyacının hem firmalar hem de kreditörler için kritik olduğu,
- Firmaların finansal kaynaklara hızlı ve kolay erişiminde finansal tablolarda”. Görülen durum.” ile “gerçek durum” un örtüşmesinin sağlanması için,
Mevcut mevzuatın revize edilerek sorunun çözümünün sağlanması gerektiğinden bahsetmiştik.
İşte bu noktada 16.07.2021 tarihinde yayınlanan 530 Sayılı Tebliği yürürlüğe girmiş (BKZ. 530 SAYILI TEBLİĞİ ÖZETİ) ve yukarda da özetini vermeye çalıştığımız yaklaşık 6 yıl önceki ki makalemizde bahsettiğimiz yaraya merhem olmuştur.
Sözkonusu 530 sayılı Tebliğe göre; Tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan kollektif, adi komandit ve adi şirketler de dâhil olmak üzere ferdi işletme sahibi gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri bilançolarına kayıtlı iktisadi kıymetlerini, Kanunda yazılı istisnalar dışında yeniden değerleme hakkına sahip bulunmaktadırlar.
Buna göre; tam mükellefiyete tabi gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, 09.06.2021 tarihi itibarıyla aktife kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi iktisadi kıymetler için bu uygulamadan yararlanılabilecektir.
Yeniden değerlemeye tabi tutulacak taşınmazların, amortismana tabi iktisadi kıymet mahiyetinde olması zorunluluğu bulunmadığından, boş araz ve arsalar da yeniden değerlemeye tabi tutulabilecektir.
Anılan tebliğe göre, Yeniden değerleme;
- İktisadi kıymetlerin ve varsa bunlara ait amortismanların 09.06.2021 tarihi itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan değerleri üzerinden yapılacaktır.
- Bunların amortismana tabi olanları için, herhangi bir yılda eksik ayrılması veya hiç ayrılmamış olması durumunda, yeniden değerlemeye esas alınacak değer, bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılarak belirlenecektir.
- Ayrıca, maliyet bedeline intikal ettirilen giderler ile maliyet bedeline dâhil edilen kredi faizleri ve kur farkları da yeniden değerleme kapsamına girmektedir.
- Yeniden değerleme zorunlu bir uygulama olmayıp, bu karar işletmelerin tercihine bırakılmıştır.
- Yeniden değerleme işleminin mali kayıtlara intikali 31.12.2021 tarihine kadar yapılabilecektir.
Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlere ait birikmiş amortismanlar da söz konusu iktisadi kıymetlere uygulanan katsayı ile yeniden değerlemeye tabi tutulacaktır. Konuya ilişkin internet sitemizde yer alan 530 sayılı tebliğin son derece yalın ve herkesin anlayabileceği bir dille kaleme alınan özetine bakmanızı öneriririz… (BKZ. 530 SAYILI TEBLİĞİ ÖZETİ)
Yeniden değerleme neticesinde hesaplanan değer artışı, yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin her birine isabet eden değer artışları ayrıntılı olarak gösterilecek şekilde, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabına alınacaktır. Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının, mükellefler tarafından istenildiğinde sermayeye ilave edilmesi mümkün bulunmaktadırki firmalar açısından önemli olan da burası olacaktır. Firmaların uzun yıllardır sancısını çektiği ve dertlerini finans kuruluşlarına bir türlü anlatamadı sorun tamamen olmasa bile kayda değer bir şekilde çözümlenmiş olacak. Görünen ile gerçeğin birbirine yaklaştığı bilançolardan elde edilecek raiting sonuçları pek tabi firmaların uzun yıllar ihya edecektir.
Yeniden değerleme neticesinde hesaplanan tutarları aktif de duran varlıklarda ve pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarı üzerinden %2 oranında hesaplanan vergi ödenecektir.
Yeniden değerleme sebebiyle ödenen vergi Kanunen Kabul Edilmeyen Gider (KKEG) niteliğinde olup, hiçbir vergiden mahsup edilmeyeceği gibi, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak da dikkate alınamayacağı hususuna da dikkatinizi çekmek isteriz.
Kısaca bilançonun hem aktifinin hem de pasifinin sadece %2’lik bir vergi ile yeniden değerlenmesine olanak tanıyan 530 Sayılı Tebliği, son dönemde firmaların bilançolarını rahatlatan, gerçek ile görüne arasındaki farklılıkları minimize etmeye olanak tanıyan önemli bir unsur olarak karşımızı çıkmaktadır. Yukarda da bahsettiğimiz gibi uzun yıllardır firmalar finans kuruluşlarını duran varlıklarda görülen değerlerin gerçeği yansıtmadığını daha değerli olduğunu anlatmaya, seslerini duyurmaya çalıştılar. Ama bu konuda çok başarılı oldukları söylenemez, finans kuruluşları var olan kayıtlara baktıkları ve firmaları bu kayıtlardan ratinge tabi tuttukları için sonuçlar her zaman olması gerekenden daha kötü çıkmaktaydı. Bu durumda tabi ki firmaların kredi kullanımlarında, limitten teminata oradan da faiz oranlarına kadar olumsuz bir ortam yaratıyor idi. Şimdi bu tebliği ile bu durum büyük ölçüde ortadan kalkacak. Bu nedenle Tebliğin olanaklarından yararlanabilecek tüm mükelleflere tavsiyemiz süreyi kaçırmadan başvurularını yapmaları yönünde olacaktır.
530 Sayılı Tebliğin Özet haline yine internet sitemizin duyurularımız bölümünden ulaşabilirisiniz.
Firmanızın sağlıklı bir mali yapıya kavuşması için uzman ekibimizin en iyi çözümü üretmesi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.